Gelenekten geleceğe bir fitoterapi reçetesi
Geleneksel ve Tamamlayıcı Tıp deyince aklımıza ilk gelenler doğa,otlar,bitkisel çaylar ve bunların şifa bulmakta kullanılması, yani Fitoterapi. Tarihi insanlığın köklerine dayanan bu alan, kadim medeniyetlerin zengin geleneklerinden ve bilimsel kökenlerinden türemiştir.Çin,Mısır,Mezopotamya ve Yunan uygarlıkları Fitoterapi alanında ilk yazılı eserleri vermişlerdir.
Yaşamakta olduğumuz Anadolumuzun verimli toprakları ve elverişli iklimi bitkilerin yetişmesi için harika bir ortam oluşturmaktadır ve Hipokrat,Galen,Dioscorides,İbn i Sina gibi tıp dünyasına ışık tutmuş hekimlere de çalışma sahası niteliğinde hizmet vermiştir. Sadece Türkiye'de 11.700 çeşit bitki varken Avrupa kıtasının tümünün bitki türü 12 bin civarındadır, ayrıca 3.700 bitki türümüz endemiktir.
Kısa bir tarih faslından ve milli kaynaklar hatırlatmasından sonra elimizdeki imkanlarla neleri başarabileceğimizi hayal etmenizi istiyorum. Size bu konuda yardımcı olması için kısıtlı olanaklar ve yıllar süren çalışmanın hikayesi, Çinli Bilim insanı Tu Youyou'nun Nobel ödülüne olan yolculuğundan bahsedeceğim.
Tu Youyou, 1930 yılında Çin'in doğu kıyısındaki Ningbo şehrinde doğdu. Ailesi, kendisi ve dört erkek kardeşinin eğitimine önem veriyordu, ancak tüberküloza yakalandığı için 16 yaşında eğitimine iki yıl ara vermek zorunda kaldı. Okula döndüğünde, ne okumak istediğini tam olarak biliyordu: Tıp. Onu etkileyen hastalık gibi diğer hastalıklara da tedaviler bulmak istiyordu. Pekin Tıp Fakültesi'nde farmakoloji eğitimi aldı. 1955 yılında 24 yaşında mezun olduğunda tüm kariyerini geçireceği yeni kurulan Geleneksel Çin Tıbbı Akademisinde çalışmaya başladı.
1969 yılında 39 yaşındayken Tu, klorokine dirençli sıtmaya çare bulmak ve etkilerini yerinde araştırmak için sıtma salgınıyla mücadele eden Hainan Adası'na gitti. Bu sırada çocuklarını kendi annesine bırakmak zorunda kaldı ve 3 sene onları göremedi. Tu daha sonra "Çalışma en önemli öncelikti, bu yüzden kesinlikle kişisel hayatımı feda etmeye hazırdım” demiştir.
Pekin'e döndükten sonra ekip, geleneksel Çin'in sıtma ile mücadele yollarını anlamak için eski tıbbi metinleri inceledi. Bu noktada 240.000'den fazla bileşik, antimalaryal ilaçlarda kullanım için test edilmişti ve hiçbiri etkili değildi. Son olarak, Çin'de MS 400 yılarında sıtmanın bir belirtisi olan "aralıklı ateşleri” tedavi etmek için kullanılan tatlı peline (Artemisia Annua) bir referans buldular. 1971'de Tu’nun ekibi A.annua'nın içinde sıtma parazitleriyle savaşan aktif bir bileşik izole etti. Farelerde ve maymunlarda test ettiklerinde, yüzde 100 başarı oranına sahipti. Tu ve iki meslektaş, Hainan'daki 21 hasta üzerinde test etmeden önce maddeyi kendi üzerlerinde test ettiler. Kullananların tümü iyileşti.
Ertesi yıl Tu'nun ekibi, bileşiğin aktif bileşenini (artemisinin) damıtarak bulgularını paylaştı. Çalışmaları 1979'a kadar İngilizce olarak yayınlanmasa da, iki yıl sonra 1981'de DSÖ, Dünya Bankası ve BM tarafından bulgularını küresel sahnede sunmak üzere davet edildi. Yirmi yıl sonra DSÖ, sıtmaya karşı ilk seçenek olarak artemisinin kombinasyon tedavisini önerdi. Tu'yu 2011 yılında Klinik Tıp Araştırma Ödülü'ne layık gören Lasker Vakfı, artemisinin keşfini "Tartışmasız son yarım yüzyıldaki en önemli farmasötik buluş” olarak nitelendirdi. 2015 Nobel Fizyoloji veya Tıp Ödülü'nü kabul ettiğinde, çalışması 'Artemisinin Keşfi: Geleneksel Çin Tıbbından Dünyaya Bir Hediye' başlıklıydı.
Artemisinin, sıtma tedavisinde kulanılan diğer ilaçlara üstünlüğü yan etkilerinin azlığı ve üretim maliyetinin düşük olmasıydı. Artemisinin temelli ilaçlar, milyonlarca insanın hayatta kalmasına ve sağlığının iyileştirilmesini sağlamıştır. Ayrıca sıtma ilaçlarının dünyada etkin olan COVID-19 salgınında ön plana gelmesiyle Artemisinin, potansiyel bir tedavi seçeneği olma niteliğiyle bilim dünyasına göz kırpmaktadır.
2015 Nobel Ödülü, genç öğrencilere araştırma tesisleri ve maddi imkanlar sınırlı olsa da bilimde kilometre taşlarına ulaşılabileceğine dair en iyi örneklerden biridir. 1960'larda ve 70'li yıllarda Çin'in aşırı yoksulluk içinde olduğu zamanlarda, Profesör Tu ve ekibi de dahil olmak üzere Çinli insanlar yeterli yiyecek bulmakta zorlanıyorlardı Hele bilimsel araştırmalara ödenek bulmak imkansıza yakındı. Deney koşulları ve altyapılar zayıf olmasına rağmen, Profesör Tu ve ekibi A. annua'dan artemisinin tanımlanması için bilimsel kabiliyetlerini ve gayretlerini sonuna kadar gösterdiler. Çığır açan başarısı bize, sınırlı miktarda kaynakların bile büyük sorunların çözülmesine yardımcı olabileceği konusunda önemli bir mesaj vermektedir.
Tu Youyou'nun ilham veren hikayesi bizlere geleneğimizi nasıl günümüze ulaştırıp geleceğe ışık tutabileceğimize dair fevkalede bir örnek teşkil ediyor. Tıpkı kendisinin yaptığı gibi biz de geçmiş kayıtlarımızdaki reçeteleri bilimsel metodla harmanlayıp 21.yüzyılın şartlarına uygun yenilenmiş reçetelerimizi yazabiliriz.En az Geleneksel Çin Tıbbı kadar zengin kendi Geleneksel Tıbbımız ve bereketli Anadolu topraklarının sunduğuimkanlar ile modern bilimin rehberliğinde sentezleyemeyeceğimiz molekül, almayacağımız ödül, ulaşamayacağımız hedef yok!
Yazan: Tarık Yaşa